21 Ağustos 2008

Tatil Yazıları 3: Veda Gibi Bir Şey

Hava yeni yeni aydınlanırken, etrafta bizden başka kimse yoktu. Kumların üzerinde oturuyorduk, hayattan, inançlardan,ordan buradan konuşuyorduk. Hiçbir şey umrumuzda değildi çünkü biliyorduk bu bir sondu, söyleyemesek de bu bir vedaydı. Birlikte geçireceğimiz son vakitlere sarılmış, her şeyi bir anda yaşamak istiyorduk. Konuşacak, tartışacak, ağlanacak çok şey vardı. Tüm bunlara inat gece sona ermiş, hava aydınlanmıştı. Denizden gelen hafif dalga sesi ve bizim sesimiz sabahın 5inde birbirine karışıyordu. Vücudumdaki alkol miktarına inat koşmaya başladık, ayağımda çorabım vardı. Deniz kenarında manasızca koştuk,koştuk,koştuk. Yarış da yaptık. Tüm gece uyumamış bir insan için fazla enerjiktim, çok canlı hissediyordum. Tüm hayatımda 2-3 kez hissetiğim bir şeydi bu, ölene kadar koşardım bıraksalar, hüzünle karışık bir mutluluk dolaşıyordu içimde, bir yandan "bugün bitecek Allah kahretsin, dönüp dönüp bugünü özleyeceğim" diyip anı yaşamak yerine gelecekteki mutsuzlukları düşünüyor, bir yandan da "evet işte çok mutluyum çok canlı hissediyorum" diye tekrarlıyordum içimden. Her şey ne garipti, zaman algımı tamamen kaybetmek üzereydim, hissettiğim şeylere bir isim de koyamıyordum, mutlu muydum, üzgün müydüm, ümitsiz miydim? Bilmiyorum, hepsinden biraz belki. İçim içimden dışarı çıkmak ister gibiydi, bir kez daha sığamadım hiçbir yere, koştuk, koştum, deniz oldu her yerim.

Hiç yorum yok: